Av. Suna Nur Akbaş ©2023
Giriş
Doğal afetler ilgili anlatılarla farklı şekillerde tanımlanmıştır. TDK afeti kelime anlamı olarak “çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım”1 şeklinde tanımlarken; Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında “deprem (yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, taşman ve benzeri”2 diyerek afet kapsamı tanımlamıştır. Tüm bu teknik tanımlamaların yanında afeti doğrudan ya da dolaylı olarak yaşayan, psikolojik, sosyolojik ve fiziksel olarak afetten etkilenen her canlının bireysel hikayesi ile de afet tanımı değişmekte ve şekillenmektedir.
Doğal afetlerin olmasını elimizdeki teknolojik gelişmelerle henüz engelleyemediğimiz bilinmektedir ancak afetlerin etkisini azaltmak elimizdeki teknoloji ve bilgi birikimi ile mümkün durumdadır.
Afetin etkilerini azaltmak için önleyici tedbirler her zaman için afet sonrası tedbirlere kıyasla çok daha mühim ve can kurtarıcıdır. Bu önleyici araçlardan birisi de hukuktur.
Her ne kadar insanın var oluşu başına gelen büyük felaketlerin etkisi ile eyleme geçme güdüsü taşısa da bilinçli tercihler ve öngörü ile hareket etmek gerekmektedir. Afetler sonrası yaşanan büyük yıkımlar ve kitlesel can kayıpları doğrudan miras hukuku, ceza hukuku, sigorta hukuku, iş hukuku, idare hukuku ve vergi hukuku gibi çok sayıda alanı içerisine alan bir hukuki/cezai araştırma/yaptırım sürecine dönüşebilmektedir. Afet sonrası hukukun kullanımı farklı bir yazının konusu olup bu yazıda afetler öncesinde hukuku nasıl kullanabileceğimize değinilecektir.
Hukuk afetin etkisinin artmasına sebep olacak her türden yapılaşmanın, denetim eksikliğinin, cezai yaptırıma sebep olacak ihmallerin belirlenmesinde ve bireysel ve idari işlemlerin denetiminde kullanılabilecektir.
Bilgi Edinme Hakkı
Özellikle deprem gibi afetlerde temelde en çok can kaybının yaşanmasına sebep olan etmen afet riski taşıyan yapılaşmanın yasak olması gereken bölgelerdeki imar hali ve bina güvenliğinin zayıflığıdır. Bu yüzden afetlerden önce öncelikle yaşanılan bölgenin ve binaların özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Bilgi her türden hakkın kökenin oluşturduğu gibi yaşam hakkının da bir kökenini oluşturur. Anayasa’nın 74. Maddesinde “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir” denilerek de bilgiye erişim hakkı güvence altına alınmıştır.3 Yine Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanması ile İlgili Olarak Yürütülecek İşlemlere İlişkin Yönergede “ İstenen bilgi veya belgenin niteliğine göre, kurum ve kuruluşlarca, başvuru sahibine istem konusu bilgi veya belgenin bir kopyasının verilmesini, kopya verilmesinin mümkün olmadığı hallerde başvuru sahibinin bilgi veya belgenin aslını inceleyerek not almasına veya içeriğini görmesine veya işitmesine izin verilmesi” şeklinde de bilgi edinme hakkından bahsedilmiştir.4
Bu kapsamda da özellikle yaşanılan çevre ve konut hakkında özellikle afetlere ilişkin olarak bilgi edinmek için ilgili kurumlara ( Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, DASK, TOKİ, AFAD, vb.) başvuru yapılabilir. Başvurulan kurum ve kuruluşların istenilen bilgi ve belgeleri etkin, süratli ve doğru bir şekilde sonuçlandırarak verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Başvuru usulü de yine ilgili kanunda düzenlenmiş olup “başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, oturma yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve adresi ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren dilekçe ile istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum veya kuruluşa yapılır”5 şeklinde anlatılmıştır.
Afet Öncesinde Hukuken Yapılabilecekler
Yine ilgili kanunlar ve bilgi edinme hakkı kapsamında özellikle kişilerin yaşadıkları binaların depreme ya da afetlere dayanıklığı ile ilgili olarak başvuru yapabilecekleri/kullanabilecekleri mekanizmalar bulunmaktadır.
- Kentlerdeki çarpık kentleşme, oransız büyüme, yapılarda kalitesiz malzeme kullanımı, izinsiz ve denetimsiz yapılaşma, denetimden yoksun imar affı, afetlere ilişkin standartların ve afet yönetmeliklerinin uygunluğunun sağlanamaması, zemin etüdündeki eksiklikler depremin etkisini artırmaktadır. Bu türden bir eksikliğin yaşadığınız binada bulunup bulunmadığını tespit etmek içinse deprem dayanıklık testi yaptırılabilmektedir. Bu test başvurular dahilinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının lisans verdiği kurum/kuruluşlar, özel firmalar aracılığıyla da yaptırabildiği gibi bazı illerin belediyelerinin (bkz: Bina Tespiti- İBB Hızlı Tarama Yöntemi)6 uygulamaları da kullanılabilmektedir. Bina dayanıklık testi binanın projesinin incelenmesi, karot testi yapılması gibi aşamaları içermektedir.
Kat Mülkiyeti Kanunu madde 19 gereği “Kat malikleri, anagayrimenkulün bakımına ve mimarı durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar” ve madde 23 “Kat maliklerinden birinin bağımsız bölümünde veya bu bölümdeki tesislerde meydana gelen bir hasar veya bozukluğun onarımı veya giderilmesi veya tesislerin yeniden yapılması ile yapı güvenliğiyle ilgili olarak yapılması gerekli görülen teknik incelemeler için diğer bir bağımsız bölüme girmek gerekiyorsa, o bölümün maliki veya o bölümde başka sıfatla oturanlar, giriş müsaadesi vermeye ve bölümde gerekli işlerin yapılmasına katlanmaya mecburdurlar”7 denilerek binaların sağlamlık testinin kat malikleri tarafından yaptırılabilir olduğu açıkça belirtilmiştir. Kat maliklerinden herhangi biri bu test için bireysel olarak başvuru yaptırabilmektedir ancak bazen uygulamada bu usule ilişkin sorunlar çıkabildiği bilinmektedir. Sorunlar dahilinde yine kat malikleri Sulh Hukuk Mahkemelerinde açacakları davalar ile de bina dayanıklık testi talep edebilecektir. - Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamında bu kanunun amacı “can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir”8 şeklinde belirtilmiş olup bu kanuna uygun denetim yapmayan yapı denetim kuruşlarının, proje mükelleflerinin, kuruluş ortaklarının, yöneticilerin, laboratuvar görevlilerin, denetçi mimar ve mühendislerin sorumluluğuna gidilebilmektedir. Sayılı taraflarca kaynaklanan bir hasar, eksiklik durumu dahilinde bahsi geçen kurumlara, kuruluşlara ya da bireylere ihtarname çekerek binanın güçlendirilmesini ya da zararın tazminini talep edilebilecektir. Genellikle uygulamada bu türden talepler dava ve dava sonucuna göre icra emri ile masrafları da davayı açan kişi tarafından karşılanarak yaptırılsa ve ihtarnameler cevapsız kalsa da yine usule ve hukuka uygun şekilde yapılan bu işlemler sonucunda rücu davası ile sorumlulardan alacaklar/harcamalar tazmin edilebilmektedir. Yine ilgili kişilere karşı ceza hukuku kapsamında görevi kötüye kullanma suçu bağlamında savcılıklara suç duyurusunda bulunmak hakkı da saklı kalmaktadır.
Yapı Denetim Hakkında Kanunun “sorumluluklar ve yapılamayacak işler” başlıklı 3. Maddesinde ise “yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar” diyerek sorumluluk hususu açıkça ortaya konulmuştur. Yine ilgili maddenin devamında sorumluluğa ilişkin zamanaşımı “yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıl” şeklinde belirtilmiştir.9
Yine bu noktada idarenin sorumluluğu olan hususlarda da idarenin sorumluluğuna gidilerek tam yargı davası açılabilecektir.
Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında da Madde 13. Gereği “afete uğrayanların veya uğraması muhtemel olanların bulundukları yerlerde veya başka yerlerde geçici olarak barınmalarını sağlamak üzere, baraka ve konutlar inşa edilebilir, ettirilebilir, kiralanabilir veya satın alınabilir. Bu tedbirlerin, kısa zamanda yerine getirilmesinin mümkün olamayacağı hallerde, geçici iskan tedbirlerini kendileri almak isteyenlere nakdi yardım da yapılabilir. Geçici barındırma işleri için gerekli ödenek ile afetzedelere nakden yapılacak yardımların miktarı ve barınaklarda oturulacak süre İmar ve İskan Bakanlığınca tespit olunur. Bu bend gereğince yapılacak harcamalar ve ödemeler borçlandırmaya tabi tutulmaz” ve Madde 16 gereği “Genel hayata etkili afetlerden önce veya sonra kesin lüzum üzerine meskün bir topluluğun bir kısmının veya tamamının kaldırılarak başka mahallere toplu olarak veyahut dağıtılarak yerleştirilmesi İçişleri, Maliye, Bayındırlık, Sağlık ve Sosyal Yardım, Tarım, Milli Eğitim, Sanayi, İmar ve İskan ve köylerde Köy İşlerine bakan Bakanlıklar mütehassıs temsilcilerinden kurulacak bir komite incelendikten sonra Cumhurbaşkanı Kararı ile İmar ve İskan Bakanlığı tarafından yaptırılır….Taşınma yeri afet bölgesinin bulunduğu il sınırları dışında tespit edildiği takdirde, afetzedelerin taşınması ile ilgili giderler İmar ve İskan Bakanlığınca afetler fonundan karşılanır” denilerek de idarenin sorumluluğundan bahsedilmiştir.10 - Anayasa madde 56’ya göre her vatandaşın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı vardır ve yine aynı maddede bu hak devlet tarafından sağlanacağı bahsi ile güvence altına alınmıştır.11
Anayasa’nın Konut Hakkı başlıklı 57. Maddesinde “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler” denilmektedir.12
Yine Anayasa 23 gereği yerleşme hürriyetine değinilmiş ancak bunun amaç ve kanun bakımından sınırlandırılabileceğinden bahsedilmiştir.13
Bu noktada değinilmesi gereken husus kentsel dönüşüm kavramıdır zira her ne kadar herkesin istediği konut ve yerde yaşama hakkı varsa da bunun yaşam hakkı gibi haklar ve diğer kanunlar ile sınırlandırılabileceği ortadadır. 6306 Sayılı Kanun kapsamında riskli alan ve riskli yapılar tanımlanmış olup bu alanların kentsel dönüşüme, yıkıma veya güçlendirmeye tabi olacağı hüküm altına alınmıştır.14
Bu alanlarda yine kamulaştırma yapılarak, hak sahipleri ile anlaşılabilmekte ya da idare ve hak sahibi arasında anlaşmazlık olduğu takdirde dava yoluna gidilebilmektedir. Yine kamulaştırma ve kentsel dönüşüm kapsamında hak sahiplerine geçici konut, kira yardımı, faiz desteği gibi bazı nakdi ve ayni yardım ile teşvikler de yapılabilmektedir. Ancak bu başka bir araştırmanın konusudur.
Sonuç
Kentler insanlığın ve medeniyetin hafızasıdır. Kentlerin ve insanların yaşadığı kitlesel etki doğuran doğal afetler o kentin, o topluluğun ve etki derecesine göre hatta o ülkenin vatandaşlarının kimliğini, kökensel belleğini ve kültürel mirasını yok etmekte; kitlesel bir buhrana sebep olmaktadır. Etkilerini uzun vadede bilebileceğimiz, hissedeceğimiz bir yas süreci doğuran doğal afetlerin getirdiği ekonomi, psikolojik ve sosyolojik yıkıcı etkinin ise azaltılması imkansız değildir. Bunun için gereğinin halkın iradesine hizmet etmek için seçilen, görevinin getirdiği etik ve profesyonellikle işini icra eden yöneticiler ve kamusal gücünün farkında olan sessiz ve edilgen yığınlara dönüşmeyen bireyler/toplum tarafından yerine getirilmesi, talep edilmesi, konuşulması ve hakkın aranması gerekmektedir.
Bu araştırma kapsamında afetler öncesinde hukuku bir araç olarak nasıl kullanabileceğimizin bazı spesifik yolları anlatılmıştır. Ancak afetleri önlemekte sadece hukuki yollar değil, bireysel ve teknolojik çabalar ile deprem algısındaki değişim ve eğitim de gereklidir. Aksi bir hal evimizi, yuvamızı, sevdiklerimizi ve anılarımızı kaybetmemize sebep olacaktır.
Kaynakça
- Resmi Gazete. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanması ile İlgili Olarak Yürütülecek İşlemlere İlişkin Yönerge. Ankara, 27 04 2004.
- «4708 Sayılı Kanun.» Yapı Denetimi Hakkında Kanun . Ankara, 29 06 2001.
- «6306 Sayılı Kanun.» AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN. Ankara, 16 05 2012.
- «634 Sayılı Kanun.» Kat Mülkiyeti Kanunu . Ankara, 23 06 1965.
- «7269 Sayılı Kanun.» Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun. Ankara: Resmi Gazete, 25 05 1959.
- Resmi gazete. «Türkiye Cumhuriyeti Anayasası.» Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. Ankara, 18 10 1982.
- TDK. Türk Dil Kurumu. 2023. https://sozluk.gov.tr/ (erişildi: 03 25, 2023).
Dip notlar:
1 (TDK 2023)
2 (Resmi Gazete 1959)
3 (Resmi Gazete 1982)
4 (Resmi Gazete 2004)
5 (Resmi Gazete 2004)
6 İBB’nin başlattığı proje kapsamında binaların depreme dayanıklılığa ilişkin başvurular şu site aracılığı ile yapılabilmektedir; https://binatespiti.ibb.istanbul/
7 (Resmi Gazete 1965)
8 (Resmi Gazete 2001)
9 (Resmi Gazete 2001)
10 (Resmi Gazete 1959)
11 (Resmi Gazete 1982)
12 (Resmi Gazete 1982)
13 (Resmi Gazete 1982)
14 (Resmi Gazete 2012)